CRF250L ile 2.000 KM

Yazı yazmaya bu kadar ara vermek iyi gelmiyormuş. İnsan nereden başlayacağını bilemiyor. Mazur görün lütfen, dilerim açıklayıcı bir şeyler dökebilirim sofranıza 🙂

Güney Amerika’dan geldikten sonra çok geçmeden askerlik görevimi ifa etmeye başlamıştım. O süreçte bir adet motosiklet almam gerekiyordu. Evet, gerekiyordu; çünkü her gün zamlanan motosikletlerden bir tane almak için askerliğin bitmesini bekleyemezdim. Ben de kendimce uygun fiyatlı, ikinci el Dual Sport (yani hem asfaltta hem de arazide gidebilen, iki kulvarlı) motosiklet arayışına başladım. Fiyatların en düşük olduğu marka Honda. Güney Amerika’ya da CRF250L ile gitmek istemiştim. Yeni aydınlanmadım yani bu Dual Sport olayına 🙂 Fakat finansal sebeplerden mümkün olmamıştı. Hatta daha geriye gidecek olursak, 2015 yılında Japonya’ya gitmeden önce yaptığım araştırmalar sonunda o tür bir yolculuğa uygun makine tercihlerimin ilk sırasında Yamaha WR250R vardı, onun daha düşük ücretlisi olarak CRF de oradaydı. Ama işte bazen bilgili olmak yetmiyor. Cebinizdeki para bir çok konuda belirleyici oluyor. Küçük depolu bu makinelere modifiye gerekiyordu ve ben bu konularda çok acemiydim. Neyse yahu, çok zaman geçti. Hem Japonya’ya YBR125 ile gidebildim, hem de Güney Amerika’yı 200cc Çin malı bir motosikletle turlayabildim. Çok da bir sorun yaşamadım. Peki neden yine o cc’lerde değil de 250cc’den bir makine aranıyordum?

Bunun cevabı çok basit: sürat ve yol şartları! Evet, birazcık hızlanmam gerekiyor. Bundan sonra “süresiz” seyahatlere çıkamayacağım gibi duruyor. Bir takvime göre hareket ediyorsam belli tarihlerde belli noktalarda bulunmam gerekecektir ki bunu da yokuşlarda kamyonların arkasında kalan bir motosikletle yapamam. Yapılmaz diye demiyorum; zaten yapmışlığım var. Ancak artık süre kısıtlamam var önümüzdeki birkaç yıl 🙂 O yüzden birazcık sürat kazanmalı, artık sollayan tarafa geçmeliyim! İkinci sebep ise motosikletleri sürdüğüm yol şartları. Arkadaş! Temel diyorsun, Baron diyorsun bu motosikletlere ama hiç dediklerini yapmıyorsun. Öyle bozuk yollara giriyorum ki motosikletler yıpranmaya başlıyor. Dahası sürüş konforu çok düşüyor. Yurtdışında sürdüğüm 40.000 km’den sonra rahatlıkla söyleyebilirim ki ben bir çölseverim! Hem ben sevmesem ne olur? Arazi sürüşü yapmayı istemiyor olabiliriz. Türkiye’de olduğumuz sürece bozuk yollardan elimizden geldiğince kaçınabiliriz de… Fakat ülkeden çıkınca misafir umduğunu değil bulduğunu yiyor 🙂 Yani siz araziye çıkmasanız da arazi şartları karşınıza çıkabiliyor. Bir anda mıcıra dönüşen yollarda, kendimi bulduğum orman yollarında, macera arayıp girdiğim kumlarda, çöllerde biraz daha rahat edebilmek adına azıcık ucundan da olsa araziye girebileceğim bir motora ihtiyacım vardı. Bu iki sebepten ötürü Dual Sport’a yöneldim. Nihai tercihim 400-450cc bir motosiklet olurdu ama şimdilik elimizde bu var 🙂 

IMG_3542

Adını ATOM koyduğum motosikletim CRF250L (2013) ile 2000 km yol katettik. Bu yolculuğun çoğu şehirlerarası uzun mesafelerdi. Ankara’dan Bursa’ya, oradan İstanbul’a, oradan da Trabzon’a geldim. Şehir içlerinde de bolca sürdüm. Hâlâ da sürmekteyim. Hatta dağlarda tepelerde de dolaşıyoruz. Artık izlenimlerimi paylaşacak kadar fikir sahibi oldum. Bazı başlıklar altında sıralayarak konuyu organize edeyim hemen 🙂

YBR125 incelememde olduğu gibi önce CRF250L’nin olumlu yanları ile başlayacağım.

EKONOMİ

Sebebi ne olursa olsun, ülkemizdeki motosiklet fiyatları son yıllarda (özellikle ben kullanmaya başladığımdan beri) çok hızlı artış gösteriyor. Bu piyasada uygun fiyata kaliteli bir motosiklet bulmak zor. Şuan benim gözümde 250cc motosiklet arasında fiyat-performans açısından en başarılı motosiklet CRF250L. Düşük kilometreli, uygun fiyatlı motosikletler bulmak mümkün. Hem de Honda kalitesiyle. Piyasası geliştiğinden de hem yedek parça bulmak mümkün, hem de alım-satımda sizi üzmeyecek bir motosiklet. Yakıt tüketimi de 3.5lt/100km civarlarında olduğundan bir artı da oradan kazanıyor. Daha az yakıt tüketimi de mümkün olacaktır. Ben genelde 100-110 km/s aralığında test ettim. 

AĞIRLIK

Bir motosikletin ağır veya hafif olduğunu değerlendirirken benim dikkate aldığım tek bir husus var. Bu motosikleti bozuk arazi şartlarında, üzerinde çantalarla düşürürsem, tek başıma kaldırabilir miyim? Yoksa kaldıramaz mıyım? 140 küsür kg ağırlığı olan CRF250’yi kaldırabilirim. Hatta arka tekeri kuma gömdüğümde arkasına geçip kumdan çıkarabilmiştim. Instagram’da videosu olması lazım 🙂 O yüzden bu motosiklet hafif. Daha hafif olsa daha iyi olurdu tabi ki… Ama olsun, buna da şükür. Siz çok güçlüyseniz, sizin için Tenere 660’da hafif olabilir. Benim için o ağır bir motosiklet mesela. Asfalt üzerinde ilerleyeceğim bir seyahate onunla giderdim, ama Moğolistan’a gitmezdim. Tabi, bugünkü aklımla 🙂

HIZ

250cc olup daha hızlı olan motosikletler tabi ki var. Ancak bu lastiklerle bu sürat bence yeterli CRF250 için. İstediğimde 110km/s’e ulaşabiliyorum. Bazı yokuşlarda vites düşürmek gerekebiliyor. Ancak otoyollardan uzak durduğunuzda gayet yeterli bir hızı var. Zaten, yasal hız limitlerini aşmaya yetiyorsa bir motor hızlıdır. Ben daha önce kullandıklarımla yokuşlarda yavaşlamak zorunda kalmaktan çok yorulmuştum. Bu durum bazen geç saatlerde motosiklet sürmemle sonuçlanıyordu ki ben geceleri motosiklet sürmekten çok keyif almıyorum bilmediğim yerlerde. O sorunu ortadan kaldırabildiği için Atom’un hızı beni tatmin ediyor. 

BAKIM

Yedek parçalarınız varsa genel bakımını yapmak oldukça kolay. Yolculuk sırasında yağ ve filtre değiştirip uzun bir süre kendi işinizi kendiniz halledebilirsiniz. Ben zinciri yenilettiğim için ondan yana şikayetim olmaz diye umuyorum ama bilinmez. Yağ ve filtre ile bir süre idare ederim. Lastiklerin şambrelli olmasını sevmesem de patlamalarının halledilebilir bir problem olduğunu biliyorum. Bisiklet pompası ile bile şambreli şişirmek mümkün. Bunu şambrelsiz bir lastikte yapmak bence mümkün değil.

UYGUNLUK

CRF250L her yola uygun bir motosiklettir. Eğer aşırılara kaçmazsak bizi üzmeden her türlü seyahat şartına rahatlıkla uyum sağlayacaktır. Fazla hoplayıp zıplamazsak, çok yüksek devirlerde uzun süre sürmezsek, otobanda 150-160 ile gitmesini de beklemezsek bu motosiklet ile on binlerce km yol yapmak mümkün.

Bunlar sevdiğim yanları şimdilik. Biraz da beğenmediğim yanlarını yazayım.

IMG_3343

SELE

İlk aklıma gelen şey malesef selenin ne kadar rahatsız edici oluşu. Bu konuda fazla konuşmak istemiyorum. Bildiğiniz tahta. Kesinlikle çözüm getirilmesi gerekiyor. Sandalye minderi ile bir nebze çözüm bulsam da onu da geliştirmem gerekiyor. 

TİTREŞİM

Düşük devirlerde sorun değil fakat 100km’nin üstünde bir süratte ilerliyorsanız elleriniz titreşimden kesinlikle etkileniyor. Titreşim, benim için alışabilecek olduğum bir şey değil. O sebeple daha düşük süratlerde sürüyorum motorumu. Fena da olmuyor. Tek silindir motorun titreşimi oluyor zaten hep. Uzun sürüşlerde bu konuya dikkat edilmeli. 

DEPO

Minicik, mini minnacık deposu ile uzun yol yapmak imkansız. 7,7 lt ile 230 km yol yapılabilir belki. Ancak sürekli azalan benzin, uzun uzun motor sürmenizi engelliyor. Depoya kendinizi ayarlamazsanız benzinin nerede biteceğini kestiremeden yolda kalabilirsiniz. 100 km’de bir benzin alıyordum ben. Riske atmıyorum. Yedek bir bidon da alacağım yanıma. Büyük depo satın almakla uğraşmayacağım. Bir şekilde alışacağız birbirimize. Motor daha hafif olsun diye depo da küçük yapılmış, lakin uzun yola çıkacağım motorda en az 17 lt depo, ya da başka bir deyişle en az 400 km menzil isterdim ben. 

AKSESUAR İHTİYACI

Honda CRF250L ülkemizde sevilen bir motosiklet olduğu için bolca aksesuar bulmak mümkün. Yerli üretim olarak bile seçeneklerimiz çeşitli. Fakat bunun tek sebebi motosikletin sevilmesi değil. Motosikletin daha kullanışlı olması için biraz aksesuar takılması şart gibi. Ben elimden geldiğince bir şey takmama taraftarıyım. Ne kadar kendimi tutabileceğimi zaman içinde göreceğiz. Ön cam, depo, çanta demirleri, elcik korumalar, gidon yükseltme aparatları, daha kaliteli gidonlar, sele iyileştirmeleri, daha iyi hava filtreleri, sinyaller, farlar vs vs. Bu liste geniş, baya aksesuar takıp motoru çok iyileştirebiliyoruz.

Şimdilik gözlemlerim bunlar. Zaman içinde çok değişeceklerini sanmıyorum. Çünkü motosikletimden memnunum. Neden aldım bunu, demedim hiç. Bundan sonra da demem inşallah. Önemli olan, önce ihtiyaçlarınızı belirlemek; sonrasında motosiklet arayışına girmek. Benim işimi fazlasıyla görüyor Atom şimdilik 🙂

Selametle. 

Yazılarımla ilgili görüşlerinizi yorum olarak eklerseniz sevinirim.  Bana destek olmak için sosyal medya hesaplarımı takip etmeniz ve arkadaşlarınızla paylaşmanız beni mutlu eder 🙂

IMG_3341

10 Comments

  1. 15 gün içerisinde bir tane sıfır çekiyorum altıma Allah izin verirse.. benim için okuması keyifli ve bir okadar da bilgilendiren bir entry oldu.. teşekkür ederim Allah yolunuza taş koymasın.. ayak basmadık yer kalmasın 🙂

    Beğen

  2. Güzel anlatmışsınız hocam zaten motorda benim eski motorum 😀 2013 senesinde sıfır almıştım 2016 2017 ye kadar kullandım 12-13 bin km civarıydı galiba sattığımda sonra diğer markalara,büyük cc lere (xt660-ve hypermotard 796 en çokta) baksam da gidip en doğru şeyin yeni crf almak olacağını düşünüp 2017 abs aldım şimdi km yine 11-12 civarı ve sizinde dediğiniz gibi gerçekten absli crf bir başka şehiriçinde kullanmak için çok iyi arkadaşlara tavsiyem düşük km ve yeni model almaya çalışın mümkün olduğunca düşük km de sıkıntı yaşayan (düzgün kullanıpta) duymadım diyebilirim.
    Saygılarımla.

    Beğen

  3. Hocam merhaba. Tekerine taş değmesin. Bir çoğumuzun hayallerini yaşıyor yazılarınla yaşatıyorsun. Sizi görünce hayallerin çok da uzak , erişilmez olmadığının farkına varıyorum. Motorumu aldım Crf 250 rally ekipmanlarımı tamamladım. (Çadır tulum vs) pasaport da yeşil . Hayallerim de cebimde. Ama gel gelelim içimdeki anlamsız korkuyu nasıl atacağım bilmiyorum.

    Beğen

    1. Merhaba, her şey hazırmış valla. yeşil pasaport da cabası. küçük adımlarla büyütebilirsiniz. benim ilk uzun yolum istanbul-edirne. çok uzun gelmişti. sonra tekrar gidip kamp yapmayı da denemiştim ama soğuktan donmuştum. yapa yapa gelişiyor insanın becerileri ve beklentileri.

      Beğen

  4. Hocam merhabalara 2019 yılında bende zorunlu askerlik vazifemi yaparken sizi keşfettim. Askerden dönünce CRF 250 almayı planlıyordum. Ancak pandemi, ekonomik kriz vs. derken eriyen bütçemle 2012 model bir wr125 zor alabildim. Amacım yazın Batum’a kadar karadeniz üzerinden gitmek. Seyahatleriniz bize güç ve ilham verdi. Tekeriniz düz bassın.

    Liked by 1 kişi

Yorum bırakın