İran Seyahat Notları

Her yazımda olduğu gibi burada da hikaye bütünlüğünü yakalamak isteyenler için İran’dan bir önceki ülke olanAzerbaycan hakkındaki yazımı ve hatta ondan da önceki Gürcistan yazımı da başa bırakayım ve İran’ı anlatmaya başlayayım…

20190805132209_IMG_2254
Sildirmek istedikleri fotoğraf 🙂

Azerbaycan çıkışı çok kolay oldu. Önce benim pasaport işlemleri, sonra motorun çıkışı, biraz çanta kontrolü ve hop bariyer kaldırıldı ve çıktım. İran girişindeki asker çantaları daha detaylı aradı. Sonra oradaki muamelecilere fazla para vermemem konusunda iyi İngilizcesiyle beni uyardı. Triptik karnem var diye sallamadım. Ardından da pasaport kuyruğuna gireceksin dedi. Çok da kalabalıkmış. Neyse önce triptiği gösterdik bi büroya. Orda birileri Türk pasaportuna damga vurulmuyor, Ameriga falan dedi sonra diğerleri vuruluyor dedi. Sonra başka biri seni asker çağırıyor dedi. Aldım triptiği -asla geride bir şey bırakma- gittim, askerlerden beni bekleyen biri yok. Önceki askere sordum. Yooo, dedi. Ama pasaport kuyruğuna doğru götürdü. Orda başka polis beni biraz ileriye aldı sırada. Ama sıra gitmiyor çünkü kapıları kapamış İran. Mola! İnsanlar baygın! Baya bi süre bekledik. Sonra açıldı, bi grup aldılar. Sonra grup daha girdi. Sonra yine birileri askerin beni çağırdığını söyledi. Tövbe! Gittim geri, meğer hasta birileri varmış onlarla sokacakmış içeri. İyi tamam hadi, dedim. Sıraya döndüğümde benim sıra geçmişti bile…

20190805141244_IMG_2253
Sebepsizce bekletildiğimiz sıra

Neyse biz de geçtik. Damga sırası da geldi. Vurdular ve 1 saat aranın ardından motorun yanına gittim. Binip az ilerdeki araç kayıda geçtim. Orda birilerine sorup triptiğe nerde damga vurduracağımı öğrendim. Tam yapacam kendi işimi, bir şişko aldı karneyi kendi verdi camın altından. Sen verirsen almaz, muameleci olsun ister dedi. Yok canım belgem tam benim sağ ol dedim. Camın önüne geçtim. Gelen sorulara soğuk ve ters yanıtlar verdim. İsteyince aksi olabilirim. İşlem tamamlanınca aldım belgemi, hop adam elimden aldı kontrol etmeye çalışıyor. Geri aldım hemen, kendi belgeme kendim bakabilirim sağ ol dedim ve uzaklaştım. Yer miyim bunları ben?!

Bindim motora çıkışa sürdüm. Bariyer kapalı. Dur bakalım öyle yandan geçmekle olmaz. Orda da bir büro var. Girdim, uyuyan adamı uyandırıp triptiği işlettim sisteme. Kaç kez işlenecekse artık! Uyumayan adam birilerinden biraz rüşvet aldı gözümün önünde. Kask kamerası kapalı mı diye soruyor bir de. Rüşvet verdiren muameleciler var. Ver ver hemen yapsın işini diyorlar😦
Neyse ben aldım belgeyi çıkışa gittim. Oradaki memur sistemde hata var dedi. Geri gittim. Yaptık sandık. Tekrar bariyere gittim. Yok yok yine olmadı. Al şu notu göster anlar dedi. Kağıdı alıp 3. kez gittim. Bu sefer inşallah dedik. Tekrar bariyer memuruna gittim. Ekranda yeşil ışık görününce bariyer kalktı ve resmen İran’a 660cc motosikletim Kato ile giriş yaptık! Kimse cc sormadı bu sınır kapısında, ancak bu eziyeti kimseye tavsiye etmem.

20190805153004_IMG_2252

Sınırdan geçtikten sonra eşyalarımı daha detaylı toparladım, ekipmanımı giydim ve yola çıktım. Trafik konusunda çok kez uyardıkları için dikkatli bir şekilde yol almaya başladım. Ancak kendini belli etmeye başlamıştı tehlike..

Ana yola ulaşana dek dağlardan geçiyordu yol. Hava çok sıcaktı. Motosiklet montu veya pantolonu giymek çok zor geliyordu. Ardabil’e yaklaşırken biraz serinleyen havaya sevinsem çılgınlaşan trafik moralimi çok bozdu. Şehir merkezine geldiğimde nasıl bir keşmekeşin içine düştüğümü uzun süre idrak edemedim. Birkaç dakika içinde birkaç trafik kazası atlattım diyebilirim. Zar zor bir otel buldum ve yerleştim. Üzerimde hiç İran parası yoktu. Otel müdüründen yardım istedim, para bozdurmam için bir dövizci “sarraf” getirdi ve komisyon farkı olmadan, bildiğim rakamdan bozdurdum paraları. Orada bir akşam kaldım ve ertesi gün yola çıktım.

20190805193756_IMG_2251
İran’daki para mevzularına önden çalışma gerekli. Yakında sıfırları atarlarsa çok kolaylaşır her şey.

Ardabil’den sonra dağlık alanlardan ilerledim. Sahile inmeye çalışıyordum, Hazar’ın sahiline. Mola verdiğim her yerde birileri gelip tanışıyor ve bir şeyler ikram ediyordu. Yemek yemek için durduğum bir lokantada etrafımı saran meraklı taksicilerle uzun süre muhabbet ettik. Hatta orada başka bir motorcunun da mola vermiş olduğunu söylediler ama kim olduğunu bulamadık.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Oradan ayrıldığımda tırmanmam gereken bir dağ vardı. O dağa çıkarken yağmur başladı ve neredeyse sahile inene kadar dinmedi. Yağmurluklara rağmen güzel ıslandım 🙂

20190806182323_IMG_2247

Sahilde, evden bozma bir otel buldum ve geceyi orada geçirdim. Bolca sivrisinek eşliğinde uyudum. Sabah yola çıkmakta zorlanmamın sebebi ise malesef bitmek bilmeyen fotoğraf çekilme faslıydı…

Hedefim olan Tahran’a 370 km yolum vardı. Orada beni ağırlayacak bir aile vardı. Bana sosyal medya üzerinden ulaşmışlardı. Çok geç saatlerde evlerine gitmek istemediğimden uzun sürüşler ve kısa molalar vermeye çalıştım. Mümkün olmadı! Her molada uzun sohbetler etmeye çalışan, İngilizce bilmeseler de Farsça konuşmaya ara vermeyen İranlılar eşliğinde geçti günüm. Tahran’a 70-80 km kadar yaklaştığımda trafik çok tuhaf bir hal almaya başladı. Uzun uzun İran trafiğini anlatmak istemem ama özetle şunu söyleyebilirim: bu ülkede araç sürülmez! Tam bir delilik!

Onlar alışık olduklarından kaza vs çok olmuyor ama bir yabancı için, hele bir de motosiklet kullanıcısı için kesinlikle şu ana dek gördüğüm en tehlikeli trafik. Mesela yolun en sağında sürerken sizle bariyer arasında kalan dar alana girmeye çalışan bir otomobil sürücüsü, ona dönüp kızdıktan ve kendisi özür diledikten 30 sn sonra tekrar aynı şeyi yapabilir. Ölmediğiniz için dua edersiniz 🙂 Ayrıca motosikletler için herhangi bir trafik kuralı yoktur. Bir kavşakta herkesin kırmızıda geçtiğini görünce ne düşünürsünüz bilemiyorum 🙂

20190807174034_IMG_2246
Tahran’dan ilk fotoğraf. Bu daracık sokaklarda arabalar geziyor.

Tahran’da ilk ev sahiplerim beni 2 akşam ağırladı. Geldiğim günün akşamı Derbend’e gittik. Gidişimiz 2 saat dönüşümüz ise 30 dakika sürdü. Müthiş bir trafik 🙂 Ertesi gün Golestan (Gülistan) Sarayını gezdik.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Azadi Kulesini gördüm ve çarşı pazar dolaştık. Bir akşam da başka bir ailenin yanında kaldım. Onlarla da akşamları dışarı çıkıp dolaştık ve 3 gece konakladığım Tahran’dan bir sabah erken saatte yola çıkarak ayrıldım.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

 Çöller boyunca motosiklet sürerek Kashan’a vardım. Hava o kadar sıcaktı ki hostelin avlusunda uzun süre dinlendim. Tarihi İran evlerini gezmek için akşam serinini bekledim. Sadece bir akşam kaldığım Kashan için belki 1 güne daha ihtiyacım vardı, ama şehrin tutucu ve aşırı geleneksel oluşu pek hoşuma gitmedi.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Ertesi gün hedefim olan Yezd gerçek manada bir çöl şehri. Çölün ortasında bir kent. O kadar kurak bir yerde ki suyu bile dağlardan getirmişler zamanında. 70 km’den uzun su tünelleri var. E mübarek, gidin dağda yaşayın; yolu dağdan geçirin! Ne bileyim 🙂 Bir arkadaşımın arkadaşının evinde 2 akşam kaldım. Hem dinlendim hem şehri gezdim. 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yezd’den ayrıldığımda biraz dağlık bir yoldan ilerleyerek Şiraz’a doğru devam ettim. Dağlık kısımlarda hava serindi lakin sonrasında sıcaklık oldukça fazlaydı. İran’da tanıştığım herkes yanlış mevsimde geldiğimi söylese de malesef yaz tatilinde yapabiliyorum böyle seyahatleri. O sebeple seçeneğim olmadığını kabul edip sıcaklarla inatlaşmamaya çalıştım.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Aslında yaşadığım il olan Gaziantep de benzer sıcaklık derecelerine sahip aynı aylarda. Neyse, yolumun üzerinde olan Persepolis’i görmeden geçemezdim. Onun yazısını ayrıca yazmıştım. Kral Kiros’un mezarını da uzaktan da olsa ziyaret ettim. Şiraz için İran’ın en eğlenceli şehri diyorlardı. Ben de şansıma çok eğlenceli bir adamla tanıştım ve Şiraz’da kaldığım 3 gün boyunca bolca gülüp eğlendik. Vakit olsa daha fazla kalacaktım, çok da ısrar edildi ama geri dönüşe geçmem gerekiyordu.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Gezmek istediğim son şehir olan İsfahan’ı dönüş rotasına bırakmıştım. Burada yine birisinin evinde 2 akşam misafir edildim. Misafir edilmek güzel şey tabi ki ama başka birinin hayat standartlarına uyum sağlamak her zaman hızlı veya kolay olmuyor. Hele bir de yaptıkları her aktiviteye sizi de katmak isterlerse… Mesela yorgun argın geldiğim İsfahan’daki ev sahibimle bir oyun kafede buluştuk. Haftalık köylü-vampir oyunu için toplanmışlardı. Ben oyunu kavrayamadığım için kafede dolanırken başka bir masa beni oyunlarına davet etti. Şansıma hepsi İngilizce biliyordu ve oyunu ben kazanıyordum 🙂

20190816192402_IMG_2220

İsfahan’da gezilmesi gereken en önemli yer Nakş-ı Cihan meydanı! Çok güzel bir alan ve yıllardır bozulmadan duruyor olması büyüleyici…

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Artık gezmek istediğim şehir değil varmak istediğim bir şehir vardı yolumda… O sebeple mümkün olduğunca hızlıca sürüp 2 gün içinde sınır kapısına dayandım. Yollarda yaşadıklarımın notları ve anıları taze ama yazmak için çok fazla detay var. Mesela sınırdan hemen önceki şehir olan Hoy’da yaşadıklarımı anlatmaya sayfalar yetmez 🙂 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Güzel bir seyahati böylece sonlandırdık… Bütçe yazısı yakında burada…

20190820114235_IMG_2211

Reklam

1 Comment

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s