Uruguay Seyahat Notları

Güney Amerika’nın küçük ülkelerinden, bir nevi küçük Arjantin görünümlü olan Uruguay benim için önemli bir yere sahip. Gitmeden önce de, gittikten sonra da.. Ülkemizden Uruguay’a direk bir uçuş olmadığı gibi aktarmalı uçuş seçenekleri de çok kısıtlı. Ya Sao Paulo aktarmalı ya da Buenos Aires aktarmalı gidebilmek mümkün. Benim baktığım tarihlerde Buenos Aires daha iyi bir seçenekti. Gerçi artık bilet mevzusunu konuşmak istemiyorum ya neyse. Bir önceki yazımda Buenos Aires’e nasıl vardığımı yazmıştım. Uruguay’a geçmek için gemi biletimi de satın almıştım. Şimdi oradan devam edeyim…

Gemiye binip Uruguay’a doğru yol almaya başladık yavaş yavaş. Biletim doğrudan Montevideo’ya giden tarifeden değildi, çünkü o daha pahalıydı. Adamlar düşünmüş. Daha yakın bir liman (tahminimce vergileri daha düşük bir liman) olan Colonia del Sacramento’ya kadar gemiyle götürüp oradan hemen otobüse aktarmanızı sağlayıp sizi başkent Montevideo’daki Tres Cruces otobüs terminaline bırakıyorlar. Neyse gemideyken biraz hasta olduğumdan sakin sakin oturuyordum ve aklıma para bozdurmadığım geldi. Bunu bir âdet haline getireceğimi bilemezdim o günden. Arjantin’de Arjantin Peso’su, Uruguay’da Uruguay Peso’su kullanılıyor. Neyse ki kurları anlık takip edebilmek için XE Currency uygulamasını indirmiş çevrimdışı da kontrol ediyordum. Gemide döviz bürosu varmış, ben de para bozdurdum. Tabi Okyanus üzerinde para bozdurunca, birazcık komisyon bırakıyor insan 🙂 İnince uğraşmaya vaktim olmaz diye küçük bir miktar Uruguay Peso’su satın alıp yerime geçtim. Colonia’ya gemi yanaştı. Ben daha gemiden inemeden valizlerim nasıl indi hâlâ anlayamıyorum. Pasaport kontrolünden geçip hemen limanın dışındaki otobüslerden birine binip 3 saatlik bir yolculukla Montevideo’ya vardım. Bulduğum hostele kadar 700 mt boyunca valizleri peşimde çekerken hem yoruluyordum hem de “bu son” diyerek kendime moral veriyordum. Hostele varıp yerleştim. Önce 2 akşamlık yer ayırttım, sonra işlerimin yetişmeyeceğine karar vererek 4 akşama çıkardım. Dışarı çıkıp bir şeyler satın almak istediğimde küçük bir bakkaldan alışveriş yapabilmek için önce bakkalın zilini çaldım, içerdeki kadın otomatiğe basıp beni içeri aldı ve şaşkın şaşkın neredeyse hiçbir şey satın alamadan pahalılığa MERHABA dedim 🙂

Uruguay’da bulunduğum süreçte beni rahatsız eden en büyük sıkıntım Uruguay plakalı bir motosikleti satın alıp ülkeden dışarıya çıkaramayacağımla alakalı endişelerimdi. O günlerde beni arayıp elinden gelen desteği hiç esirgemeyen, sürekli moral veren, hatta bağlantılarıyla iletişime geçiren Namık Kemal Başbay’a çok teşekkürler. Uruguay’da motosiklet satın almak biraz meşakkatli. En kolayı orada bir yabancıdan yabancı plakalı motosikleti satın almak. Ancak kimsenin motosikleti de çok küçük fiyatlara satılmıyor. Benim bütçem fazla değildi. Daha önceden bulduğum Bike Up isimli bir motosiklet dükkanına gitmeye kararlıydım. Namık Kemal Başbay’ın önerdiği motosiklet dükkanına gittim öncelikle. Orada İngilizce bilen birisi vardı ancak ellerinde ucuz motosiklet yoktu, o da beni bir arkadaşının dükkanı olduğunu söylediği Bike Up‘a götürdü. E ben burayı biliyordum, sana gerek yoktu kardeş, diyemedim tabi. Lafı uzatmadım. Ellerinde ucuz motosiklet olarak sadece Çin malı motorlar vardı. Ben ise bir Japon motoru edinmek istiyordum. Fakat fiyatlar düşündüğümden çok pahalıydı. Uzun düşünmeler, araştırmalar, fikir alışverişler sonunda 200cc 13 beygir olan Motomel Yumbo TCP 200‘e razı oldum. 2011 modeldi ve 19 bin kilometreye yanaşmıştı. Çok iyi durumda değildi ama ülkeden geri çıkaramazsam geri veririm deyip anlaşmıştık. Sözleştiğimiz bir gün motosikleti almaya sabah 9’da gitsem de işlemler, motorun bakımı, hazır olması vs tüm gün sürdü ve akşam saatlerinde motoru teslim alabildim. Yumbo’yu satın alabilmem için tüm gün mesaisini bana ayıran Bike Up’ın sahibi Pablo’ya da sonsuz teşekkürler. O kadar güzel bir anı ki Fotoğraf Hikâyelerim arasına aldım. Motorum Baron’a dair ilk izlenimim ise şu oldu: Bu debriyaj elimde kalacak! (Hiç kalmadı).

IMG_9556_20160902

Hemen ertesi gün bir test sürüşü yapabilmek adına doğuya doğru Punta del Este’ye sürdüm. 100 küsür km yol yaptım. Hava güzel ama çok soğuktu. Kaldığım hostelin etrafında çok güzel mimari örnekleri vardı. Evler çok havalıydı. Meğer Design District (Tasarım Bölgesi) denilen bir yerdeymişim. Sahildeki “EL” heykelini de gördüm ve soğuk hostelime geri gittim. Daha fazla kalmak istesem de soğuk beni yıldırdı ve Montevideo’ya döndüm. Baron’u satın aldığım akşam hostel değiştirip farklı bir yere geçmiştim ve çok beğenmiştim. Oraya yine gittim. Çünkü orada da mükemmel bir Fotoğraf Hikayesi vardı. Kaldı ki Montevideo’da bu yolculuğun en güzel anılarından birisini yaşadım. Eski Uruguay devlet başkanı Jose Pepe Mujica’yı evinde bulup ziyaret ettim. Çok sohbet edemesek de fotoğraf çekildik, mate içtik. Yağmuru, fırtınası bitmediğinden bir gün fazla kaldım ve sonra batıya sürüp Colonia del Sacramento’ya gittim. Biraz ıslandım ama Couchsurfing’te bulduğum Arnaldo’nun evinde iki akşam konaklayacak olma fikri içimi ısıtıyordu. Kendisi de bir motorcu ve yakında uzun bir tura çıkacak. Belki Türkiye’ye de gelir.

IMG_9734_20160908

Şehri gezmeye bir gün ayırıp sınırsız et satılan restoranlara gittim, deniz kenarında çekirdek çitledim, güzel sokaklarda fotoğraf çektim. 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Colonia’dan ayrılırken kafamda soru işaretleri vardı. Acaba Arjantin’e motosikletle girebilecek miydim?

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Sınıra doğru sürdükçe hava ısındı. Fray Bentos sınır kapısına geldiğimde çok tedirgindim. Pasaport kontrolünü yapan kadın damgayı vurmak üzereydi ki birisi gelip motoru dışarı çıkarmak için Uruguay oturma iznim olması gerektiğini söyledi. Sonra içerdeki ofise gidip bir amcayla anlaştım. Gidebilirsin, dedi. Aynı kadına pasaportu verdim. Damgayı vurdu. Ancak o sırada başka bir adam geldi ve motoru çıkaramayacağımı söyledi. Al baştan! Tekrar içeri gittim. Uzun uzun tartıştık. Geri geleceğimi söyledim ve yaklaşık 1 saatlik gülümseme sürecinden sonra Arjantin’e giriş izni aldım. Fray Bentos sınır kapısından Arjantin’e Uruguay Nehri üzerindeki köprüyü aşarak geçtim. 

IMG_9759_20160908

Yeniden Arjantin’deydim ve macera gerçek anlamda başlamıştı. Arjantin yazısı ile okumaya devam edebilirsiniz. Uruguay öncesi Arjantin’e nasıl geldim, oradan Uruguay’a nasıl geçtim diye merak ediyorsanız bir önceki yazıma bakabilirsiniz.

Not: Uruguay’da hem Uruguay Peso’su, hem de Amerikan Doları neredeyse her yerde geçiyor. Ülke, Güney Amerika’nın açık ara en pahalı ülkesi. Benzin bizdekiyle yarışır. Hostel fiyatları kışın ucuzdu ancak yaza doğru çok pahalı. Yiyecek-içecek de pahalı. İnsanların eğitim seviyesi yüksek. Arjantin mate çayıyla çok övünse de Uruguay kadar mate içen başka bir yer yok. Mate bardakları, termosları ve metal pipetleri ile her yerde mate içiyor Uruguay’lılar. Otobüslere satıcılar girip çorap vs satmaya çalışıyor. Güvenlik algısı biraz değişik. Her yerde tüfekli güvenlik görevlileri var ama ben kendimi hiç tedirgin hissetmedim. Son olarak, otoyollar ücretli ancak motosikletlere bedava. 

3 Comments

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s