Project TTR isimli gezimin ilk ayağı için bayramın son günü Trabzon’dan yola çıktım. Aslında yolculuğum İstanbul’dan başlamıştı. Fakat, İstanbul-Trabzon ve Trabzon-Erzurum yolculuklarım bu gezinin hazırlıkları idi. O yüzden onları hesaba katmadan masraf ve kilometre hesapları yaptım.
Trabzon’dan Gürcistan sınırına kadar uzun bir yol yok. Kısa sürede, sıcak bir havada denizi seyrede seyrede vedalaştım köyümle, ülkemle. Gürcistan sınırına geldiğimde bir kalabalık vardı ancak gümrükte fazla beklemedim. Önümde 2 motosikletli daha vardı. Benden önce geçtiler ve onları yakalayamadım.
Gürcistan’ın trafiği çok Türkiye’den daha kötü benim gözlemlediğim kadarıyla. Çok dikkatli ilerledim ilk kilometrelerde. Yakıt almam gerekiyordu. İlk benzinlikte durdum fakat kalabalık olduğundan devam edeyim dedim. İyi ki de öyle yapmışım. Bir sonraki benzinlik daha bilindik bir markaydı ve o iki motorcu da oradaydı. Depoyu doldurdum, Türk Lirası ile ödeme yaptım ve tanışmak üzere yanlarına gittim. Tenere 660 ve 1200 GS kullanıcısı Fatih ve Serdar ile tanıştım. Kısa bir muhabbetin ardından kalacak yer konusu gündeme geldi. Ben önceden bir hostelde rezervasyon yaptırmıştım. Beni takip ettiler. Şehir merkezine gelince yemek yedik ve biraz aradıktan sonra hosteli bulduk. Sahile yakın ve bizim için yeterli bir yerdi. Motorları da kapalı bahçeye çekince daha da mutlu olduk.
Karşılaşmamız iyi bir işaretti. Benim onlara sadece 1 gecelik konaklama yardımım dokunmuştu ancak Fatih’ten öğrendiğim çevrimdışı harita uygulaması sonraları beni büyük çilelerden kurtaracaktı. Sahilde turladık, muhabbet ettik, yerel yemeklerden denedik. Sabah erken kalkıp Gürcistan’ın Rusya sınırına yakın Kazbegi Dağları’na ulaşmak istiyordum. Toplamda 480 km’lik bir rotam vardı.
Gece pek uyuyamadım ama erken kalkıp yol almaya başladım. Uzun uzun yolları 125 cc bir motorla bitirmek kolay değildi. Hele bir de Gürcistan gibi herkesin sizi geçmeyi sevdiği bir ülkede. Trafikte taciz hiçbir yerde olmadığı kadar fazlaydı. Gün boyunca baya yoruldum o sebeple. Tiflis yakınlarına geldiğimde otoyolda beni iki motorcu geçti. Selam verip devam ettiler. Çok geçmeden ilerde mola verdiklerini fark ettim. Durup yanlarına gittim. Yine Tenere660 ve 1200 GS kullanıcıları! Cengiz ve Adil abi ile seyahatimin ikinci gününde tanıştım. Muhabbet ettik ve yola koyulduk. Onlar Tiflis’e gitti, ben dağ yollarına.
Kazbegi Dağları’nın eteğindeki Stepantsminda’ya varmak istiyordum. Yüksek rakımda hızım iyice düştü. Yol bazen arazi sürüşüne, bazen stabilize yola dönüştü. Bir ara yol düzelince hızlanayım dedim ve çukura girdim. Ön far patladı ve ön camın vidaları kırıldı.
Stepantsminda’ya serin bir akşamüzeri vardım yine de. Orada motoruna binmek üzere olan Edward ile tanıştım. O da bir 1200 GS kullanıcısıydı. Biraz muhabbetin ardından kamp yeri aramaya başladık. Sno köyüne yakın bir yerde ateş yakmış Gürcü gençlere katıldık. Onlar bir süre sonra ayrılsa da biz ateşi devraldık. Yemeğimi yedim ve yattım.
Ertesi sabah yola çıkıp Rusya’ya geçiş yapmak üzere yola çıktım. Gürcistan’da fazla vakit geçirmek istemiyordum. Vladikavkaz’a geçip telefon hattı almayı ve belki bir usta bulmayı planlıyordum. Gürcü sınırından geçmek çok hızlı oldu. Rusya’ya girmek için ise 3 saat kadar bekledim. İşlemler çok uzun sürüyor bazen sınırlarda..
Faydalı olabilecek bilgiler:
Akaryakıt: Gürcistan’da Türkiye’nin yarısı kadar.
Kalacak yer: TJ+ Hostel isimli bir yerde kaldım. Sahile yakın olması ve uygun fiyatıyla cazip. İnterneti de var. Ancak daha fazlasını beklememek lazım.
Trafik: Çok karışık, özellikle sağdan direksiyonlu arabalar sizi görmeyebiliyor. Ayrıca, yollarda bolca başıboş dolaşan inek var.
Evrak: Kimliğinizle bile girebiliyorsunuz. Vize istemiyor Gürcistan. Motor için sigorta da yaptırmadım ben. Gümrük geçişleri de gayet hızlı. Sarp sınır kapısından girip, Kazbegi’den çıktım.