Brezilya Seyahat Notları

Brezilya, Güney Amerika’daki 9. ülkemdi. Aslında Güney Amerika’da en çok vakit geçirmek istediğim yer olan şehir Rio de Janeiro idi. Tıpkı önceki yıl Tokyo’ya varıp orada uzunca süre yaptığım gibi Rio için de hedefim dinlenmekti. Ancak Güney Amerika ülkeleri gezmekle bitmiyor, istenirse çok çok uzun süreler bu ülkelerde gezilebilir. Görülmeye değer, tecrübe edilmesi gereken bir sürü şey var. Brezilya’yı okumadan önce Arjantin Seyahat Notlarıma bakmanızı tavsiye ederim.

Arjantin’den Brezilya’ya geçtiğimde ben biraz yorgundum. 100 günden fazla süredir seyahat ediyordum ve bütçem de daralmıştı. Dönüş biletim hazır olduğundan ona göre şekillendiriyordum seyahatimi. İlk gördüğüm şehir Foz do İguaçu’da konaklama sebebim İguazu Şelalesini bir de Brezilya tarafından görmekti. Bunun yanı sıra çok güzel Türk yemekleri yapan Pizzarama restoranda Lahmacun hikâyesini de cebime atmış ülkeye güzel bir başlangıç yapmıştım. Bunlardan öte, İguaçu şehrinde polisle olan bir olayım vardı ki bunu anlatmanın yeri burası değil. Hem, pek de anlatmak istemiyorum. Ancak, o olay bende derin izler bırakabilirdi, bırakmadı; gülüp geçiyorum. 

Foz do İguaçu’da çok ucuza süpermarket alışverişi yapmıştım. Buradan devam edeyim. O kadar ucuzdu ki bol bol yemek pişirir yerim diyordum. Fakat, dağa doğudaki şehirlerde fiyatların artacağını bilemiyordum. Aslında Foz de İguaçu, Tres Cruces (üçlü sınır) bölgesindeki yerleşim yerlerinden. Arjantin’e göre baya ucuz, fakat Paraguay kesinlikle Brezilya’dan ucuz bir yer. Sanırım ikisinin ortalaması bir yer olmuş. Paraguay, orayı biraz hafifletmiş diyelim. Foz’dan ayrıldığım sabahın akşamında nerede kalacağımı bilmiyordum. Neden mi?

İlk büyük şehir Curitiba idi ve 640 km uzaklıktaydı. O kadar mesafeyi 1 günde hiç sürmedik Baron’la. Yol üzerinde bulduğum kasabalardaki oteller, internet fiyatlarına bakılırsa pek ucuz değildi. Çünkü, çok seçenek yoktu. Ben de bu sebeple Brezilya rotamı tam planlayamıyordum. Rio’ya varacaktım bir şekilde ama bakalım.. Curitiba’ya doğru giderken yolda ilk moladan sonra bir ara tabelalara baka baka plan yapmaya başladım. Nedendir bilinmez, kendimi Curitiba’ya yetiştirebileceğime inandım. Bunun için çok az mola vermem gerekiyordu. Ben de sürdüm! Sürdüm de sürdüm. 1 oturuşta 200 km’den fazla motosiklet sürerek kendi rekorumu yeniledim. Sanırım 3 saatten fazla motosikletle oturmuştum. Mola verdiğim benzinlikte bir şeyler atıştırdım ve tekrar yola çıktım. Çok sürmeliydim. 150 km kadar daha gidip bir mola daha verdiğimde yolun yarısı bitmişti bile. Bu hızla gidersem Curitiba’ya varabilirdim. Orada daha ucuz hosteller vardı ve daha fazla konaklayarak tam dinlenirdim. İnanılmaz derecede parlak Brezilya yeşiliyle bezenmiş ağaçları seyrede seyrede motosiklet sürmeye devam ettim. Bir sürü gişede otoyol ücreti ödesem de sürmeye devam ediyordum, yeşillik çok güzeldi. Son 100 km kala bir gişede yağmura yakalandım. Gişenin yanında tuvaleti olan bir yapı vardı. Başka bir odasında da ücretsiz kahve vardı. Şiddetli yağmurdan buraya sığındım, yağmurluklarımı giydim ve kahve içtim. Yağmurun dinmeyeceğini anlayınca motoruma bindim ve tekrar yola koyuldum. Kalan 100 km’yi de bitirip Curitiba’ya hava kararmak üzereyken vardım. Garajı olan hostele motorumu park ettim, 3 akşamlık yer ayırttım ve dinlenmeye başlamadan önce karnımı doyurmak için dışarı çıktım. Tam 646 km motosiklet sürmüştüm! 

2

Curitiba şehrinde yürüyerek gezinsem de ilgimi çeken çok fazla bir şey olmadı. Zaten yorgun ve seyahatini tamamlamaya hazırlanan birisi olarak pek şehir dolaşasım yoktu. 

3

Oradan ayrıldığımda hedefimde Sao Paulo vardı. Yol üzerinde defalarca yağmura yakalanmama rağmen, yoğun bir trafikle Sao Paulo’ya vardım ve şehir merkezinde bir hostele yerleştim. Motorumu sokağa park etmek zorunda kalmıştım ama oranın güvenli bir yer olduğunu defalarca vurguladılar. Sonuç: motora bir şey olmadı. Ben yine de üzerinden Airhawk seleyi çıkarmıştım. Sao Paulo’da biraz dolaştım bir gün. Artık sahile inip Rio’ya gitmek istiyordum. 

4
Sao Paulo, Japonya’dan sonra en çok Japon’un yaşadığı 2. şehir. Bunun etkisi şehrin görüntüsüne de yansımıştı bence.

Rio’ya gideceğim tarih yılbaşına denk geldiğinden bütün otel ve hosteller 3 katı fiyat istiyordu. Benim bütçemin üstünde olduğundan sahil kenarında başka bir yer bulurum diye düşünüyordum. Ünlü Paraty’ye varmadan önce bir sahil kasabası buldum: Trindade. Kamp alanı bile 50 TL’den pahalı olan bu yer çok kalabalıktı. Herkes yeni yıla girmek için deniz (okyanus) kenarlarını tercih ediyordu. Ben de 3 akşam burada kalıp hem denize girerim, hem de Rio’nun normale dönmesini beklerim dedim. Gerçi, Trindade de yılbaşı fiyatıyla karşımdaydı. Bu durum Sao Paulo’da geçerli değildi. Orası deniz kenarında bir şehir olmadığından yılbaşına özel fiyatlar olmuyordu.

6

Trindade’de deniz, kum, güneş derken iyice dinlendim ve artık yolculuğumu bitirmek istediğim şehir olan Rio de Janeiro’ya doğru heyecanla motosiklet sürmeye başladım. Her molada heyecanım artıyordu. Yaklaştıkça trafik kalabalıklaşıyordu, ama yine de temkinliydim. Arka lastiğim bitik durumda olduğundan ve motorum 40.000 km’lerin üzerine çıktığından çok dikkatli sürüyordum. He bir de gitmeden önce Rio hakkında duyduklarımı da hesaba katarsak aşırı dikkatli olduğumu söylemek lazım. Son mola verdiğim yer Rio’ya 61 km uzaklıktaydı. Karnımı doyurdum ve çok sıcak bir havada sürmeye devam ettim. Yol üzerinde Rio 2016 yazıları görüyordum. Evet, diyordum kendi kendime; evet gerçekten Rio’ya geldim! Çok iyi hatırlıyorum, bir ara yol sağa doğru bir virajla devam ettiğinde yolun yine sağında, uzakta, dağın tepesinde, sislerin arasında onu gördüm. Şaka değildi! İsa heykeli artık menzilimdeydi! Allah’ım şükürler olsun 🙂

7
Copacabana

Rio de Janeiro’da bulduğum hostelin önüne geldiğimde yaşadığım duyguları anlatmak kolay değil. Bir hayal gerçek olmuştu! Çok mutluydum! Üniversite kazanmış bir öğrenci gibiydim! Hostelde önce 3 akşam, sonra 4 akşam, sonra birkaç akşam daha derken 2 hafta konakladım. Hiçbir yerde bu kadar uzun konaklamamıştım Güney Amerika’da. E yolculuk bitmiş, neden dinlenmiyorum uçak seferime kadar?Copacabana’ya gidip güneşleneyim, Pao do Azucar’a tırmanayım, Dois Irmaos’dan Rio’yu izlerken son çekirdek paketimi bitireyim, İpanema ve Leblon plajlarında da denize gireyim, sokak festivallerine katılayım, gecekondu mahallelerine (favela) uzaktan da olsa bakayım, İsa heykelini ziyaret edeyim ve bu seyahat burada bitsin 🙂 Motosikletimi de orada birisine bıraktım. Satabildiyse satmıştır. Benim için görevini fazlasıyla yerine getirdi. Rio de Janeiro’dan Sao Paulo’ya otobüsle döndüm. Havalimanına geçtim. Uçağımı birkaç saat bekledim ve uzun bir uçuşla Türkiye’ye 145 günün sonunda geri geldim. Sıcacık havalardan kış mevsimine atıldım. Cebimde bir sürü hikâyem, aklımda onlarca güzel anı, telefon rehberimde yepyeni dostlarımın numaraları, düşlerimde yine yepyeni hayaller var 🙂 

DSC03220
Buraya çok dik bir yoldan tırmanılıyor.
DSC03225
Ya da buna biniliyor. (Pao do Azucar)
DSC03243
Bu yamacın yolu favela’lardan geçiyor. Ancak bu noktadan bakınca favela ve site hayatı arasındaki farkı rahat görebiliyorsunuz.
DSC03250
Dois Irmaos (iki kardeş)
DSC03253
Buranın tırmanışı daha zordu. Son çekirdekler 🙂

DSC03308

Time To Ride projesi tamamlanmıştır!

DSC03342

8
Rio’da son fotoğrafım 🙂

2 Comments

  1. motosikleti bıraktım derken siz orada bıraktığınız adamdan parasını aldınızmı ? motosiklet 2 el miydi kaça aldınız türk parası ile kaça sattınız bunları çok merak ediyorum.

    Beğen

Yorum bırakın