İguazu Şelalesi

İguazu Şelalelerini yazıdan çok görselle anlatacağım ki gözümüz gönlümüz açılsın. Bu şelalelerin neden Güney Amerika’da gördüğüm en güzel doğal alan olduğunu belki aktarabilirim. Aralık 2016’da ziyaret ettiğim şelaleler, yağmurlar ve de terra rosa (kızıl topraklar) sebebiyle kahverengiydiler. Şubat ayından sonra veya Aralık’tan önce gidilirse daha güzel su rengiyle seyre dalınabilir. Benim öyle bir şansım olmadığından suyun rengine pek takılmadım. Zaten, nereye takılıyorsun! O kadar güzel ki her yer, su öyle canlı ki renk ayrımı yapmıyor insan.

İguazu Şelaleleri, Tres Fronteras (Üçlü Sınır) denilen Paraguay-Arjantin-Brezilya sınır kapılarının olduğu noktada. Paraguay’da şelale yok. Onu listeden çıkarabilirsiniz. Zaten Paraguay’da pek görülecek bir şey de olmadığını Paraguay Seyahat Notlarımda belirtmiştim. Onu tamamen geçebilirsiniz. Ancak, Arjantin ve Brezilya’dan şelaleleri görmek mümkün. Kişisel tavsiyem önce Brezilya tarafını, sonra Arjantin tarafını görmeniz. İlk hangi ülkede olduğunuzun önemi yok, oradaki sınır kapısından zırt pırt karşıya beriye geçilebiliyor. Hatta turlar karşı ülkedeki milli parka da sizi götürüyor isterseniz. İşlemler baya kolay yani. Brezilya->>Arjantin sıralamasını takip ederseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız. 

Ben güneyden beri motosikletle geldiğim ve böyle bir konuda uyarılmadığım için önce Arjantin tarafını gördüm. Arjantin tarafındaki kasabanın ismi Puerto İguazu. Bu kasabada çok ucuza havuzlu, kahvaltılı hosteller bulabilirsiniz. Yiyecek içecek de baya ucuz. Ayrıca Tres Fronteras denilen sınır ucuna gidip nehrin iki tarafındaki Paraguay ve Brezilya’ya merhaba diyebilirsiniz. Çok ilginç bir konum bence. 

Şehirden birkaç km uzaklıkta olan İguazu milli parkına otobüsle gitmek mümkün. Otobüs durağında bekleyip “İguazu” demek çok zor değil. Parkın girişinde indiriyor. Biletinizi satın alıp içeri giriyorsunuz ve macera başlıyor. Ben girişte iki Türk’e denk geldim ama sohbetlerini bölmemek için “içerde görüşürüz” diyerek ayrıldık. 

DSC02804

İlk gördüğüm tabela uyarı niteliğindeydi. Çok geçmeden nedenini anladım. Her yerde gezen hayvanlar var ve hırsızlık yapıyorlar. Ayrıca hayatımın ilk timsahını da burada gördüm. 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Parkın içindeki yürüyüş rotalarını takip ederek gezinmeye devam ediyorum. İlk gördüğüm şelaleler numunelik sadece.

DSC02828

Çok geçmeden aksiyonun içine giriyorum ve ıslanmaya başlıyorum.

DSC02863

Islandığım bu noktada birkaç saniyede sırılsıklam oluyor insan. Fotoğrafı uzaktan çektirdim çünkü kameramın ıslanmasını istemiyordum. Birazdan bu arkamdaki su kütlelerinin üzerinde yürümeye başlıyoruz.

DSC02889

Manzara gittikçe güzelleşiyor. Hep daha iyiye, daha farklıya doğru gidiyor.

DSC02918

DSC02902

Fakat çektiğim fotoğraflarda ben de olmak istediğimden birisinden bana fotoğraf çekmesini rica ettim. O da kendisine aynısını istedi. Sonra ben bir tane de Trabzonspor atkımla fotoğraf çektirmek istedim. Hangi takım olduğunu sordu, söyledim. Sonra gülmeye başladı. Neden gülüyorsun, dedim. I am “Yunan”, dedi. Ben de gülmeye başladım ve Stefanos ile tanışmış olduk. Tüm gün beraber gezdik 🙂

DSC02933

Yürüyüş rotalarından sonuncusuna başlamak için önce bir trene biniyorsunuz. Bu tren, giriş bileti ücretine dahil. Ek bir para ödenmiyor. İsteyen raylara paralel yürüyebilir de. ama yol biraz uzun ve ormanın içinde. Trenden inince metal zemin üzerinde yaklaşık 1 km yürüyorsunuz ve karşınıza bu çıkıyor.

DSC02988

Burası Şeytan Boğazı! Henüz tam önüne gelmemiş olsam da o çukura akan su kütlesi insanı ürpertmeye yetiyor. Havadaki su buharı üzerimizi ıslatmaya da başlıyor. Ama devam ediyoruz ve manzara ortada.

DSC03045

Allah’ım burası nasıl bir yer! Hem bakmaya doyamıyorum, hem de ürperiyorum. O kadar çok su var ki! Böyle bir şelale olamaz! 

DSC02998

Şeytan Boğazı’nın etrafında da bir sürü şelale var. Buradaki şelale sayısı toplamda 300’e yakın.

DSC03011

E tabi bu güzel manzara ile bir sürü fotoğraf çekildim. Buyrun bir tanesi.

DSC03055Şeytan Boğazı’nı çok uzun süre seyrettim ve toplamda 4-5 saat süren bir milli park ziyareti sonrası Puerto İguazu kasabasına geri döndüm. Ertesi sabah motoruma atlayarak 10 km ötedeki sınıra sürdüm ve Brezilya’ya sorunsuzca girdim. İlk gün şelaleleri görmeyip başka sorunları hallettim, ülkeye adapte oldum. Ve bu kasabanın adı Foz do Iguaçu. Hoşgeldin Portekizce (!) Kasabadaki süpermarketin çok büyük ve de çok ucuz olduğunu söylemem gerekiyor. Tüm Brezilya’nın öyle olduğunu sanıp ceplerimi şekerlerle doldurmamam büyük bir hata oldu.

Neyse bunlar şimdilik önemli değil. Otobüse atlayalım ve İguaÇu’ya gidelim. Parkın girişinde bileti satın alıp bir otobüse daha bindiriyorlar. Bu otobüs sizi şelalelere bakabileceğiniz bir yere götürüyor. Bakabileceğiniz diyorum çünkü şelaleler çok uzakta.

DSC03100

Kartpostal istiyorsanız, onu Brezilya’da çekiniz. Arka plandaki şelalelerin üzerinde yürüyordum dün. Şimdi ayrı gayrı düştük.

DSC03133

Brezilya’nın artısı, yakındayken fark edemediğiniz sahneyi uzaktan görebilme fırsatı vermesi.

DSC03139

Çok küçük bir alanda şelalelerin üzerinde yürüyorsunuz ve biraz ıslanıyorsunuz. Arjantin’e kıyasla bu hiçbir şey.

DSC03174
Islandıktan sonra yaklaşılan başka bir alan.
En sonunda hediyelik eşya satılan dükkanların asansörü ile üst kata çıkıyor ve yine bir kartpostal çekme fırsatı buluyorsunuz.

DSC03187
Sağ altta en çok ıslanılan iskeleyi görebilirsiniz.
Genel olarak uzakta kaldığınız Brezilya tarafını 1-2 saatte gezip bitirmek mümkün. Yine de yanınızda yiyecek bulundurmanızda fayda var. Tekrar otobüsle giriş alanına dönülüyor ve milli parktan ayrılıyorsunuz. İstenirse, yürüyüş mesafesinde kuş parkı da güzel bir alternatif ancak ücretli olduğunu hatırlatayım. Halk otobüsüne binip Foz do İguaçu’ya döndüm ben. Kuş parkını ziyaret etmedim. Tanıştığım Brezilyalı aile ile yemek yedik ve hostelime gittim. 

İguazu Şelalesi beni tam anlamıyla büyüledi. Suyu çok seven birisi olarak hayran hayran izledim her an bu coşkulu nehirleri.

Birkaç tavsiye:

  • Eğer motosikletle seyahat ediyorsanız, Buenos Aires’ten İguazu’ya kadar motosiklet sürmenizi Brezilya’ya devam etmeyecekseniz önermem. Yol üzerinde pek bir şey yok. Hava da çok sıcak. BA’dan Iguazu’ya uçak seferleri erkenden kontrol edilmeli. 
  • Hostel konforu genel olarak yeterli, ancak istenirse çok lüks oteller de mevcut.
  • Açık renkli kıyafet giymeyin. Hem ıslandığınızda oluşacak görüntü için, hem de etrafta bulunan kızıl topraklar üzerinizi boyayacağı için. Özellikle Puerto İguazu’da her yer tuğla kırmızısı.
  • Arjantin tarafında kuru kalmak zor. Su geçirmez çanta, yedek tişört, yağmurluk, telefon kılıfları, su geçirmez kameralar işinize yarayacaktır. 
  • Yine Arjantin tarafı çok vaktinizi alacağından yiyecek götürmenizde fayda var. Güzel bir şelale manzarasına karşı öğle yemeği yemek güzel olacaktır. Park alanı içerisinde restoranlar da mevcut.
  • Kahverengi su rengi hoşunuza gitmediyse, mevsime dikkat edin. Yağmur sezonunda böyle oluyor genelde. 
  • Brezilya’nın yeşiline aşık olunca Karadeniz’in yeşilini bir kenara itmeyin 🙂

 

4 Comments

Yorum bırakın