Peru ve Bolivya’nın üzerinde hak iddia ettiği Titikaka Gölü üzerinde turistik amaçlı ziyaret edilen iki adet ada var: Bolivya tarafındaki Isla del Sol’e (Güneş Adası) Copacabana kasabasından ulaşılıyor; Peru tarafındaki Isla de Los Uros’a (Uru’lar) Puno şehrinden gidiliyor. Ben Bolivya’dakine gitmemiştim ama Peru’dakine gitmeye karar verdim. Puno’ya geldiğimizde iki akşam konaklayıp bir günü adaya ayırdık.
Puno, Peru’daki ilk şehrimdi. İlk olmasına rağmen Peru’da turistik işlerin nasıl yürüdüğünü çok iyi anlatıyordu. Üzerinden para kazanılacak bir turistik yer var ise Peru’da onu kaçırmanız, görmemeniz, bilet satılan yeri bulamamanız gibi bir şey söz konusu değil! Biz de mesela Los Uros’a gitmek için bilet aramaya hiç çıkmadık. Kaldığımız otel bile tur düzenliyordu. Otelden taksiyle alıp limana ulaşım, limandan tekne ile adalara gidiş ve geliş, ve yine taksi ile otele gidiş için toplamda 25 Peru Sol’ü ödedim. Ekim 2016’ta bu para, 23-24 TL’ye denk geliyordu. Nisan 2017 itibariyle aynı para 27-28 TL’ye denk geliyor. Peru parası cinsinden daha ucuza veya pahalıya tur satın alabileceğinize inanıyorum. İlk gördüğünüz seçeneği kabul etmemeniz de tavsiyedir. Benim için çok ucuz bir seçenek olduğundan ve de otelden taksiyle alacaklarından çok sorgulamamıştım açıkçası.

Sabah 8-9 arası bir saatte limandaki tekneye bindik. Yarım saat kadar bir tekne yolculuğu ile Titikaka gölünde açılıyorsunuz. Bu arada Titikaka gölü 3800 rakımda bulunmasıyla dikkat çekiyor, ayrıca Güney Amerika’nın en büyük tatlı su gölü. Teknedeki süre boyunca tur rehberimiz bir şeyler anlatsa da konuştuğu akıcı İngilizce benim anlayabileceğim bir İngilizce şivesi değildi. Tek anladığım şey şu oldu. Peru haritasına göre gölün %60’ı Peru’da, %40’ı ise Bolivya’nın; Bolivya haritasına göre ise durum tam tersi: %60’ı Bolivya’da, %40’ı Peru’nun. Bunu kabul ediyor olması gayet hoş. Adalara varmadan önce küçük bir adacığa yanaşıp bir miktar para ödediler.

Sonrasında ana adalardan birine ulaştık. Toplamda 40’tan fazla yüzen ada var ve hepsi insan yapımı. Adalara ayak bastığımızda bizi bir meydanda oturtup adaları nasıl yaptıklarını açıkladılar. Bu insanlar karaya çıkmayı reddediyor ve burada yaşıyorlar; ancak turist gelmesini seviyorlar çünkü ufak tefek şeyler satarak gelir elde etmeye çalışıyorlar. Bence çok turistik! Tamamen ticari bir hava vardı.
Tanıtımdan sonra ailelerin evlerini görmemize müsaade ettiler. İçleri çok küçük olsa da bir sürü eşya ile doluydu. Peru klasiği olan aşırı renkli kıyafetleri ben çekici bulmuyorum. Hem evleri gezerken, hem de dışarda dinlenirken sürekli bir şeyler satmaya çalışmaları da biraz iticiydi.
Adalarda bir süre vakit geçirdikten sonra ejder başlı sandalları ile gezmek isteyip istemediğimizi sordular. Bunun için ek 10 Peru Sol’ü talep ediliyor. Ben katılmadım. Başka bir adaya geçerken bununla geçiliyor, ya da bizi oraya ulaştıran motorlu tekne ile geçiliyor. Biz motoru kullandık. Diğer adaya vardığımızda ise bir otelle karşılaştık. Yani isterseniz bu adalarda konaklayabilirsiniz de 🙂

Toplamda 3 saat kadar süren turun sonunda yine limana geldik ve taksi ile şehrin merkezine geçtik. Günübirlik basit bir turdu. Fakat ben turistik gezileri fazla seven birisi değilim. Belki de Isla del Sol’a gidip doğada vakit geçirmeliydim 🙂 Bunlar hep tecrübe. Ancak oraya kadar gelmişken, bomboş yollar üzerindeki şehirlerde böyle küçük aktivitelere katılmak hem insanı dinlendiriyor, hem de bazen ilgi çekici olabiliyor 🙂

1 Comment