911

Bolivya’da yaşadığım zor bir gün. O günkü yazımı aynen paylaşıyorum tekrar. Biraz macera, biraz bilgisizlik, biraz da tehlike içerir…

“Villamontes-Tarija yolu. Bir anda yaşam mücadelesine dönüşen küçük maceram. Villamontes’te 1 gün fazladan dinlenmiş, zar zor para bozdurmuş, karnımı doyurmuştum. Bana telefon hattı satmamışlardı (bu önemli). Ancak yabancılara 2,5 kat daha pahalıya satılan benzini normal fiyatına almıştım. Dinlendiğim için sabah erken kalkıp sıcak bastırmadan yol yapmak istedim ve 7’de yola çıktım.

İlk 10 km asfalt. Sonra uçurumun kenarında bir stabilize yol başladı. 45 km devam etti. 30 km’de bir mola verecektim. Yolum toplamda 225 km. İlk molada arka lastiğin havası inik gibi geldi, arazi sürüşü için daha iyi olduğunu düşünüp devam ettim. İkinci molada asfalta denk geldim. Bir şeyler atıştırıp devam ettim. Fakat motor gitmiyordu, dengemi kaybettim ve durdum. İşte olay burada başlıyor.

Arka lastik tamamen inmiş. Strese gerek yok, dedim ve hemen hava tüplerinden bir tane kullandım. Çantayı topladım. Baktım, yine inik. Herhalde iyi hava basamadım diye düşünüp ikinci tüpü de kullandım. Lastik iyice şişince kulağımı dayadım ve sübapın hava kaçırdığını tükürükle öğrendim. Haritada 12 km kadar ilerde bir kaç sokak gözüküyordu. Bir köy olabilir. Hemen oraya yetişeyim, dedim.

Atladım motora sakince sürmeye başladım. 8 km sonra lastik indi. Arka lastikteki somun yalama yapmış. Motorun üzerinde aynı somundan aramaya başladım. Yok! Ön lastiktekini arkaya takayım, dedim. Arkadaki çıkmıyor ki. Yanlış bir hareketimle de motoru ters yöne devirdim. Motor sağa yattı, solda bir şeyler kırıldı. İlginç  Tamam neyse biz de bekleriz. Saat 9’u az geçmiş. Bir kamyon bulacağız artık.

22

Fakat kimse gelip geçmiyor yoldan. Saatte bir araba belki. Ama kamyon/kamyonet asla! Aa, bir motorcu gördüm birden. Durdurdum. Dedim lastik patlak. Yapamayacaktı sanırım kolay gelsin dedi vedalaşıyorduk ki hemen sordum “en yakın tamirci nerede?”. 2 km dedi. 10 dk’da yürürsün de dedi (bu ülkelerde insanların harita bilgisi sıfır değil eksilerde, bunu not alın).

O zaman son hava tüpümü kullanıp 2 km sürebilirim. Hemen kullandım. Ama lastik şişmedi bile. Hay Allah! Ne olacak şimdi? Sadece 2 km ise sürerim yavaş yavaş. Bindim motora yine sakince sürdüm. 1,1 km sonra iç lastik kendini dışarı attı. Aa evet, bu saçma motora iç lastikli arka lastik takmışlar. Ve ben bunu böyle öğrendim. Artık durma vakti. Gidemem. Beklemeye devam ettim. Suyumu zor durumda kalabilirim diye az az tüketiyordum. Bir yerden sonra dayanamadım. Kalan 900 mt’yi yürümeye karar verdim. Yürüdüm ve koca bir yoklukla karşılaştım. Bomboş bir yol ayrımı sadece. Daha ilerde de hiçbir şey gözükmüyor. Ya devam edip yorulmayı göze alacağım, ya da geri döneceğim. İlerde hiçbir şey olmayabilir. Motorun yanına geri döndüm. Bu sırada “aa ben yürüyünce mi kamyon geçer yaa” dedirtecek bir araç asla geçmedi.

Artık hangi yöne olursa olsun bir aracı durdurmam lazım. Bir-iki kamyon geçti. Ama olmuyor. Kimse durmuyor. Yardım etmek de istemiyorlar. El sallayıp devam ediyorlar. Bunu unutmayacağım. Telefonum yok. Türkiyedeki hattımı da Uruguay’da kaybetmiştim. Bir dakika. O zaman Uruguay hattımı bir deneyeyim. Taktım, ve sinyal vardı.

Hemen koordinatlarımı birilerine sms ile atmayı denedim. Kimseye mesajlar iletilmedi. Sadece 1 kişiye! Şaka yaptığımı sandı önce arkadaş, sonra mahsur kaldığımı öğrenince yardımcı olmaya çalıştı ama ulaştığı yetkililerin bana bir faydası dokunmadı.

Fakat 3 sms’ten sonra ona da iletilmedi mesajlarım. Neden 3? Ondan önce mesaj attıklarıma neden gitmedi? Saat öğleden sonra 2 oldu ve 6 gibi hava kararıyor. Birinin yardım etmesi lazım. Sms alıyorum ama atamıyorum. Ben de 911’i aradım. Evet evet aradım. Birkaç defasında İngilizce konuşuyorum diye kapatıldı telefon. Sonra zorla birini telefona çektim. “I go from Villamontes to Tarija! Kilometer 65! Help me!” Daha ne kadar basit anlatabilirdim bilmiyorum. Villamontes’ten Tarija’ya gidiyorum. 65 km oldu! Yardım edin (ulan)! Ancak, bunu anlaması 911’deki arkadaşın 5 dakikasını aldı. Bir şey olsa, öldük yani  Ve sonuç, “biz Tarija’dayız, uzaksın, yardım gönderemiyoruz, Villamontes’i ara”. Beni bağlayın onlara! “Numaralarını vereyim”. Ulan hattım yok!

911’den de hayır yok. Yoldakilerden de hayır yok. Yetkililerden de hayır yok. Ne yapacağız? Şurada bir yerde kamp? Belki de…

Sabırla biraz daha bekledim. Olmuyor, ben bekleyemem. İlerde bir köy olabilir ve ben boş boş beklemiş olabilirim. Çantayı indirdim, montu, korumalı pantolonu, botu her şeyi yolun üst tarafına ormanın içine sakladım. Değerli eşyalarımı ve suluk sırt çantamı alıp yola çıktım tekrar. Önceki 900 metreden öteye… Tam 3,2 km sonra bir köy(ümsü). Girişte lastikçi!! Yehuu! Ama kapalı. Yanındaki bakkaldan hemen su aldım.

İlerde bir lastikçi daha varmış. Buldum. Kapıdan seslendim. Hemen izlediği televizyonun sesini kıstı, cevap vermedi. Ama yükseğe koyduğu için TV’yi görebiliyorum. Kulübesinden çıkmadı. Çok uğraştım, ses yok.

Devam ettim ve bir bisikletçi buldum. Durumu anlatmaya çalıştım. Şurada lastikçi var, ötede de var, dediler. Ya ben biliyorum onları. Geçelim. Siz bana bir kerpeten bir de pompa verir misiniz? 25 TL depozit karşılığı anlaştık. Bir bakkala daha uğrayıp su aldım. Kapıdaki motoru göstererek “benim motor 3 km ötede arızalı, atsana beni be hacı” dedim. Naza bindi, kıymetlendi motor. Yok dedi motor küçük. 3 km! Sadece 3! TV’de de Türk dizisi açıktı. Ben de Türküm, HELP, desem de yok. Eyvallah dedim ve yürümeye başladım. Ne kadar kaldığını görmemek için başımı hiç kaldırmadan yürüdüm. Bir ara varmışım…

Başlayalım ama yalaman somun çıkmıyor. Hava da almıyor… Lastiği söktüm. İlk kez lastik söküyorum. Baktım ki iç lastik ölmüş. Hava kararmaya başlıyor. Geri taktım. Takması daha zormuş. Ben burada durmam arkadaş. İlerde çare var. İnsan var. Bir şey var.

Motora bindim ve sakince ilerlemeye başladım. Gidemiyoruz. Köye yaklaşınca iç lastik atladı dışarı. Az kaldı hadi! Bir süre sonra iç lastik zincir korumaya dolandı ve onu kırdı. Sonra zincire dolanıyordu ki durdum. O çok sevgili iç lastiği dişlerimle kesip çıkardım. Yeter be!

İtekleyerek bisikletçinin oraya vardım. Önce emanetleri teslim ettim, depoziti geri aldım. Adam hemen iç lastik aldı dükkandan, “ben bunu yaparım” dedi. E yarın yaparız artık dedim. Saat 17:30. Sabah 09:30’da mecburi mola verdiğimi düşünürseniz, ben gerçekten bitik durumdayım. Yok şimdi yapayım, dedi. Dedim yap. Yemek var mı? Hanımı yemek pişiriyordu. Satıyorlar çünkü. Akşamın ilk müşterisi oldum. Tavuk pilav tabağı süpürdüm. Çünkü bu da günün ilk öğünü  Sen lastiği yap, bana internet lazım, dedim. Gösterdiği yere gittim. Mekan, bir atari salonu. İnternet yok. Sahibine dedim ki “senin telefonda internet var mı, ailemi aramam lazım”. Tamam ben sana paylaşayım, dedi. Ve ben insanlara iyi olduğumu haber verebildim. Allah razı olsun kardeşim. Hem senden hem bisikletçiden. 

Döndüğümde motor hazırdı. Artık gidemeyeceğim için bahçeye çadır kurma izni istedim. Sağ olsunlar, kırmadılar. Girdim çadırın içine, uzandım… Bunları yazdım…

Yarın ne olur bilinmez, ama bugün benim en büyük sınavımdı. Uzun süre araç geçmeyince kendimi orada mahsur kalmaya adapte edebilmem çok vaktimi aldı. 2 lt su ile ne kadar idare edebilirdim? Ertesi gün bir araba duracak mıydı? Ya ilerde bir köy olmasaydı? Ya da ben hiç yürüyüp yorularak suyumu bitirme riskini almasaydım?

Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Ben bugün çok büyüdüm, çok şey öğrendim, çok değiştim. Bu yazı ve fotoğraflar hiçbir şeyi anlatmaya yetmez.”

22 (2)

 

Reklam

3 Comments

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s