Uruguay’dan Arjantin’e motosikletle, yani Baron’la, geldiğimde konaklamak için ilk seçtiğim şehir Gualeguaychu idi. Ancak o şehir, beni hayatımda en çok zorlayan şehirlerden birisi olmuştu. O sebeple hiç sevmemiştim. Aslına bakarsanız bu çok zor bir durum. Bir şehri sevmeyebilirsiniz. Ama bu, orada yapacak güzel şeyler bulamadığınızdan olur genelde. Sevmek için bahaneniz olmaz yani. Ama oraya negatif düşünceler beslemeniz için daha fazlası gerekir. İşte o daha fazlasını bana Gualeguaychu sundu.. Orada bile güzel bir anım var diye şükrediyorum. Señora Mabel’in hikayesini o günkü paylaşımımdan alıntılıyorum. Bir önceki Arjantin Seyahat Notlarımdan kesmiştim, şimdi burada yazıyorum:
“Hosteli buldum. Kısa sürede önüne geldim. Kapıyı çaldım. Adam geldi ve oda yok dedi. Şu yazıyı o olaydan saatler sonra yazıyorum, booking de hala oda var yazıyor. Boyu devrilsin! Karşıdaki hosteli gösterdi. Orayı da internette görmüştüm. 30 tl istedi. Motoru nereye bırakabilirim, diye sordum ve bu fotoğrafın hikayesi başladı. Yandaki dükkana sorduk. Genişçe orta alanı olan bir yerdi. Adam olmaz dedi ama yanımıza geldi. Ben anlamasam da telefonla birisini aradı. Ve bu haritayı çizmeye başladı. Ben de Selçuk’u aradım. Bu adam beni nereye yolluyor diye. Meğer adam beni kapalı bahçesi olan bir yere yolluyormuş. Eyvallah
Çok yakındı orası. Gittim kapıyı çaldım. Senyora (okunuş) Mabel dedim. Bir dakka deyip gitti kapıyı açan. 5 dk sonra geldi sayın Mabel. Sanki hiçkimse onu aramamış gibi konuyu anlamadı. Motoru dedim, bahçeye dedim yok. Yine Selçuk’u aradım. Sayesinde, anlaştık. Tekrar teşekkürler arka bahçeye motoru çektim, kaskı, montu üzerine kilitledim; depo üstü çantayı alıp kaçtım. Kadın demesin mi burada kalabilirsin? Yok ben az ötede hostelde kalcam, dedim. Hangisi? Şu! Aa onlar benim arkadaşım, aaa şimdi tamam yaa gibi tepkiler verdiğinde ben artık bu şehirde pratik zekanın olmadığına emindim.”
Hikayesi aslında bu kadar kısa. Ancak içinde yaşayınca çok daha uzundu ve o zor günün en hoş anısıydı. Bahçesinde motorumu istemeyen adam bana motoru bırakacak bir yer bulmaya çalışmış ve harita çizmişti. Hatta telefonla arayıp onaylatmıştı. Fakat beni tanımamıştı telefondaki kadın. Yahu günde kaç kişiyi yolluyor olabilirler ki otopark için? Girişte konuştuk, motoru bıraktım, ettim eyledim, anca giderken anladı Mabel nereden aradıklarını, benim kim olduğumu 🙂 Neyse ki motorum orada güvenli bir gece geçirdi, ben de sabah gittiğimde sağ salim alıp yola çıktım. Yine de çok ilginç bir kadındı Mabel. Ama harita çok güzeldi. En son Japonya’da harita çizen olmuştu. Hala yanımda bu fotoğraftaki harita. Kaybetmedim tabi ki.
O gün telefonlarıma cevap verip bana yardımcı olan Selçuk Güney’e çok teşekkürler. Ama o gün yine anladım ki sürekli telefonla birisini arayarak işlerimi çözemezdim, birazcık İspanyolca öğrenmem şarttı.
1 Comment