Uzakdoğu Rusya’da bir gün… Cengiz abi ve Serkan abi ile birlikte günde 400km sürdüğümüz, motorları ara sıra değiştirdiğimiz günlerden biri…
Son bir mola vermişiz. Yaklaşık 100 km ilerde daha sonraları “kurbağalıdere” diye adlandıracağımız nehir var. Oraya varmadan biraz önce de bir kasaba daha var ve kamp alışverişi yapılması gerekiyor. İki Tenere önden gidiyor, alışverişi yapacaklar. Ben ise onları geçip kamp yeri bakacağım.
Ağır hareket ediyorum. Kontağı çevirip ilerlemeye başlıyorum. Yollar günlerdir o kadar düz ve boş ki sıkıntıdan patlıyorum. Kilometrelerce süren yokuşlar Temel’in hızını düşürüyor, iyice uykum geliyor sıcağın altında. Yani baya yorgunum bu son moladan sonra. Ne de olsa son 100 km vs diyerekten kendime gaz veriyorum. Henüz birkaç dakika yol almışken sol bileğimden bir arı giriyor. Ve tabi ki kolumu sokuyor. Aldırış etmeyip devam etmeye kararlıyım. Ama bir daha sokuyor. Yeter ama, deyip sağ elimi gidondan ayırıp vurmaya çalışıyorum ve arı kolumu bir daha sokuyor. Etti mi 3? Ardından dördüncüyü de yapıştırıyor gibi geldi ama tam emin değilim. Kolum çok acıdığından mola veriyorum. Biraz su döküyorum koluma. O sırada bir R6 yanaşıyor. Anlaşamıyoruz kesinlikle. Canım da yandığından pek muhabbet edesim yok. Arı soktu, diyorum ama çocuk ne yapsın ki… (Videosu var)
Sonra devam ediyorum sürmeye. Alışveriş yapılacak kasabayı geçiyorum bir süre sonra. Kamp yaparız dediğimiz nehrin sapağını da geçiyorum. Yol kenarında bir otobüs durağı buluyorum. Önü gölge 🙂 Kaç dakika önde olduğumu bilmiyorum ama botları çıkarıp yastık yapmam uzun sürmüyor 🙂 Öyle yorgunum ki anlatamam. 400 km bitmiş ama sıcak nedeniyle ben de bitmişim. Kolum zaten bir tuhaf şişiyor (gerçi sonra biz daha tuhaf hallere soktuk). Uyumadan gelseler bari diye bu fotoğrafı paylaşmıştım. Khabarovsk yolunda güzel bir andı benim için.