Batum’dan yola çıkalı olmuş baya.. Yorulmuşum da biraz ancak Stepantsminda’ya varmak istiyorum. Tiflis yakınlarında ilerliyorum otoyolda. Beni iki motosiklet geçiyor. Plakaları görünce bi seviniyorum. Türkiye’den birileri daha benimle aynı yolda. Tabi yetişemiyorum hızlarına. Biraz daha yoluma devam ettikten sonra ilerde durduklarını görüyorum. Hemen ben de duruyorum ve tanışıyoruz. Cengiz ve Adil abi The Long Way isimli bir yolculuğa çıkmışlar. Rotamız aynı gibi bir yere kadar.
İlerleyen günlerde hep irtibatta kalıyoruz. Vladikavkaz (Rusya) ya geçiyorum. Hemen ardımdalar. Bir sonraki hedefim Stavropol. Yine peşimden geliyorlar. Ben Stavropol’da pek tedirgin anlar yaşadım onları beklerken. Varmalarını düşündüğüm sıralarda da iletişim kopukluğu yaşadık ve hostelime yerleştim. Yatma planları yaparken haber verdiler “geldik” diye. İlk başta nereye geldiklerini anlamasam da sokağıma kadar gelmişler. (konum paylaşıyoruz)
Bana yetişememişler ama yolda başka bir motosikletli ile karşılaşmışlar. Hatta Türkiye’de motosiklet sürmüş bir Rus: Yuriy! Geçen yıl eşiyle birlikte Türkiye’den geçerek Yunanistan’a devam etmişler. Rize’de güzel anılar yaşamışlar. Ortak arkadaşları vardı Cengiz Abi’yle.
Yuriy gelecek dediler, bekledik. Yolu uzakmış ama gelecekmiş. İtinayla bekledik. Sonra geldi. Bize şehri gezdirecekti. Motosiklet klüpleri varmış. Önce sizi toplandıkları tamirhaneye götürdü. Orada Sergei usta harikalar yaratıyordu. Ayrıca bolca eski motosikleti iyi durumda görme şansımız oldu.
Yuriy bize sallama çay yaptı. Hatta siz sevmezsiniz bunu dedi. “Türkiye’de sadece öğrenciler sallama çay içermiş” diye vurguladı. İyi öğrenmiş. Rize’de vakit geçirdiği belli. Türk çayını nasıl da özlediğini anlatırken Cengiz Abi “demlerim ben sana” dedi. Motordan çay ve demlik getirdi. Hayran hayran bakıyordum ben. Ama orada çay demleyecek imkan olmadığında Yuriy bizi kendi garajına davet etti. Sergei usta yorgunum deyip kaytarsa da biz gittik. (Ben, Cengiz ve Adil abi, Yuriy, eşi ve Yuriy’in kankası.)
Garajın olduğu yer eskiden fosfor fabrikası olarak kullanılıyormuş. Şimdi çoğu garajmış. Çektik motorları hazırlıklara başladık.
Cengiz Abi çay işini hallederken, Adil Abi de nargilesini kurmaya başladı. Yola çıkarken keyif unsurları geride bırakılmamış 🙂 Bana da bu fotoğrafları çekme ve yazıyı yazma görevi verildi. Bir işe yaramaktan keyif duyuyorum şuan.
Sticker’larını seve seve motorlarımıza yapıştırdık. O sırada yanımda bir İki Teke sticker ı olmadığı için çok üzüldüm.
Masayı bir güzel donattık. Gece gece pastayı nereden alıp geldiler, sormadık bile. Bir hatıra fotoğrafı artık çekilmeliydi!
Yedik içtik eğlendik. Yuriy, şehirde görülmesi gereken 1-2 yer olduğunu söyledi. Saat sabahın 2’si olmuştu ama gitmeye karar verdik. Ertesi gün kimsenin erken kalkması gerekmiyordu sanırım.
Bir parkın önüne geldik sonra ve vedalaşma vakti gelmişti. Yuriy beni hostelime bıraktı.
1 Comment